İÇİNDEKİLER

Risâletu'l İ'tikadati'l İmâmiyye

 Şii-İmâmiyye'nin İnanç Esasları

KIRKDÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TIPLA İLGILİ HABERLER HAKKINDAKİ İNANÇ

 

Şeyh (Ebu Cafer) bu konuda der ki: Tıp konusunda mevcut olan haberler çeşitlidir. (1) Onlardan biri, Mekke ve Medine'nin havası hakkında söylenenlerdir. Bu sebepten diğer hava şartlarına tatbik edilmesi uygun değildir. (2) Onlardan bir kısmı, alimlerin, kendi bulundukları yerden çok uzakta olmayan soru sahiplerinin fiziki şartlarından edinilen bilgileri, onlardan daha iyi bildikleri zaman verdikleri haberlerdir. (3) Onlardan bir kısmı, mezhebin şeklini halka çirkin göstermek için, kitaplarda muhalifler tarafından bozulan haberlerdir. (4) Onlardan bir kısmı, nakledenin yanlışlığa düştüğü habederdir. (5) Onlardan bir bölümü, bir kısmını hatırlayıp bir kısmının unutu lduğu haberlerdir.

Ve bal hakkında rivayet edilen, balın her derde deva olduğu hususu doğrudur. Bunun anlamı şudur: O, soğuktan olan her derdin şifasıdır.

Bir basurlunun soğuk su ile taharetlenmesi hakkında rivayet edilenlere gelince...bu, yalnız sıcaktan dolayı basurlu birine uygulanır.

Patlıcanın bir şifa olarak kullanılması hakkında rivayet edilenlere gelince...bu, ancak başka zamanda değil, hurmaları olgunlaştığı zaman yiyen birine tatbik edilir.

Selam olsun imamlardan, hastalıkların tesirli tedavisi hakkında nakledilenlere gelince.. bunlar, Kur'an ayetleri, sureleri ve kuvvetli senetler ve sağlam yollarla gelen haberlerde bulunan dualardır.

(İmam Câfer) es-Sadık (a.s.) dedi ki: "Geçmiş zamanlarda tabiblere, muâlic (tedavi eden) denirdi". Musa b. İmran şöyle dedi: "Ey Rabbim! Hastalık kimden çıkmıştır?" Allah, "Benden" dedi. Musa dedi: "Ey Rabbim! Deva kimden gelir?" (Allah) "Benden" dedi. Musa dedi: "Peki insanlar neden muâliclere (tabib) sahipler?". Allah "Böylece kendilerini iyileştirmek için" dedi. İşte bu sebepten tabibe, tabib (iyileştiren) dendi ve tıbbın aslı da tedavidir" .

Selâm olsun Davud'un mihrabında her gün bir cins ot yetişir ve "beni al; çünkü ben şunu-şunu iyileştiririm" derdi. Hayatının sonunda, mihrabında bitmiş bir ot gördü ve ona, "senin adın ne?" diye sordu. Ot cevap verdi: "Ben harubiyye'yim". Ve selam üzerine olsun Davud, "Mihrab yıkı1dı" dedi ve artık daha sonra mihrabda bir şey bitmedi.

Allah'ın salât ve selâmı ona olsun Nebi şöyle dedi: "el-Hamd'in (Fatiha Suresi) şifa vermediği kimseye, Allah şifa vermez".

 

 

 

Bölüm 43

s:137    Bölüm 44

Bölüm 45