İÇİNDEKİLER

Risâletu'l İ'tikadati'l İmâmiyye

 Şii-İmâmiyye'nin İnanç Esasları

YİRMİDOKUZUNCU BÖLÜM

CENNET VE CEHENNEM HAKKINDAKI INANÇ

 

Allah'ın rahmeti üzerine olsun Şeyh Ebu Cafer der ki: Bizim cennet hakkındaki inancımız şudur1. (90) Cennet, ebediyet ve selâmet ülkesidir (Daru'l­Bakaa ve Daru's-Selame)2. Orada ne ölüm, ne ihtiyarlık, ne eksiklik, ne hastalık, ne yok oluş (zeval), ne dermansızlık, ne düşünme, ne üzüntü, ne ihtiyaç ve ne de fakirlik vardır. Orası zenginlik yeri, saadet ülkesi, sükunet diyarı ve kerimlik ülkesidir. Cennette olanlara ne dert ne de yorgunluk ârız olur. Orada nefislerin arzuladığı ve gözlere zevk veren şeyler bulunacak ve onlar, orada temelli kalacaklardır.

Orası öyle bir yerdir ki, sâkinleri Yüce Allah'ın komşuları, yakın arkadaşları (evliytâ), sevgilileri ve O'nun kerimliğine erenlerdir. Onlar, mertebelerine göre birçok çeşittirler. Aralarında, melekler gibi Allah'ı takdis (kutlulama), tesbih (yüceltme) ve tekbir (ululama) yoluyla nimetlenenler vardır.

Ve onların arasında türlü türlü yiyecekler ve içecekler, meyveler, yataklar ve güzel huriler, genç oğlanların hizmeti ile ve yastıklar ve halılar üstünde oturarak ve gümüş elbiseler içinde nimetlenenler vardır. Onların hepsi de, isteklerine uygun olarak, kendilerine Allah tarafından bağışlanacak olan arzu ettikleri ve istedikleri şeylerden zevk alacaklardır.

(İmam Câfer) es-Sâdık (a.s.) dedi ki:

İnsanlar Allah'a üç sınıf halinde ibadet ederler. Onlardan bir sınıf, O'nun cennetinin şevki ve sevabının ümidi ile ibadet ederler. Bu, hizmetçilerin ibadetidir. Onlardan bir diğer takım, O'na cehenneminden korktuğu için ibadet eder. Bu da kölelerin ibadetidir. Onlardan öteki bir sınıf ise, O'na, O'nun sevgisinden dolayı ibâdet ederler. Bu, kerim olanların ibadetidir ve bunlar, emin olanlar (ümena') 'dır. Güçlü ve Ulu Allah'ın bu konudaki buyruğu şudur:

"Ve onlar o gün korkudan emin kalırlar" 3 .

Ve bizim cehennem hakkındaki inancımız şudur: Cehennem bir alçalma yeri, kafirler ve isyancılandan öç alma ülkesidir. Orada, ancak kafirler ve müşrikler temelli kalacaklardır. Tevhid ehlinden günah işliyenlere gelince.. onlar, kavuşacakları Allah'ın rahmeti ve ulaşacakları şefaatle oradan çıkacaklardır. Rivayet edildiğine göre, cehenneme girdikleri takdirde, Tevhid ehlinden hiç kimseye acı isabet etmeyecek; acı, onlara, ancak oradan çıkarlarken isabet edecektir, ve bu acılar, bizzat kendilerinin kazandıklarının karşılığıdır. Çünkü Allah "Kullara zulmedici değildir" 4.

Cehennem halkı, gerçekten annacak durumdadırlar. Ne ölmelerine hüküm verilmiştir, ne de cehennemin azabından bir kısmı onlardan azaltılacaktır. (91)

"Orada, yaptıklarına uygun bir ceza olarak kaynar su ve irinden başka ne bir se­rinlik ne de içilecek bir şey tadarlar"5

 Yemek istediklerinde, zakkum yerler.

"Eğer (susuzluktan) feryid edip yardım isterseler, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir ve ne kötü bir dayanaktır"6.

Ve onlar uzak bir mesafeden bağıracak ve diyecekler ki:

 "Rabbimiz, bizi buradan çıkar. Eğer bir daha günaha dönersek, doğrusu zulmetmiş oluruz"7.

Bir süre onlara cevap verilmeyecektir. Sonra onlara şöyle buyurulacaktır:

"Sinin orada! Benimle konuşmayın"8.

Ve onlar seslendiler:

"Ey Malik! Rabbin bizim işimizi bitirsin. Malik dedi: Siz burada nıut­laka kalacaksınız!"9 .

Sahih senetlerle rivayet edildiğine göre Yüce Allah, bazı adamların cehenneme sokulmasını emredecek ve sonra Malik'e şöyle diyecek: "Ateşe söyle onların ayaklarını yakmasın; çünkü onlar mescide yürürlerdi. Onların ellerini de yakmasın; çünkü dua ederken onları Bana doğru kaldırırlardı. Dillerini de yakmasın; çünkü onlar çokça Kur'an okurlardı. Onların yüzlerini de yakmasın; çünkü eksiksiz bir şekilde abdest alırlardı".

Bunun üzerine Malik şöyle diyecek:

"Ey şakiler! Haliniz nice olacak?"

Ve onlar şu cevabı verecekler :

"Biz Allah'dan başkası için amel ediyorduk".

 Bunun üzerine şöyle denecek:

"Öyle ise mükafatınızı, kendisi için amel ettiğinizden alınız!" .

Bizim cennet ve cehennem hakkındaki inancımız, onların ikisinin de yaratılmış oldukları ve Allah'ın salat ve selamı ona olsun Nebi'nin cennete girdiği ve cennete çıkarken cehennemi de gördüğü şeklindedir.

İnancımıza göre hiç kimse, cennet veya cehennemdeki yerini görmeden, bu dünyadan ayrılamaz. Ve mü'min, bu dünyada en güzel olarak gördüğü yer kendisine gösterilmeden ve ahiretteki yerini görmeden bu dünyadan çıkamaz. Sonra o, dünya ile ahiret arasında serbest bırakılır ve o, ruhunu teslim ederken ahireti seçer.

Halk arasında şöyle denir:

"Filan kimse nefsini armağan ediyor". Şimdi hiç kimse, mecbur edilmedikçe veya zorlanmadıkça, kendi gönül rızası dışında hiçbir şeyi armağan etmez.

Adem'in (as) cennetine gelince...o, bu dünyanın bahçelerınden bir bahçedir. Orada güneş doğar ve batar ve o, ebediyet cenneti (cennetu'l-huld) değildir. Eger o ebediyet cenneti olsaydı Adem (as) oradan temelli olarak çıkmazdı10.

İnancımıza göre cennet ehli, cennette sevablarıyla temelli olarak kalır. Cehennem ehli de ehennemde günahları karşılığı temelli kalır.11 Hiç kimse, kendisine cehennemdeki yeri gösterilip, "işte yerin burasıdır; eğer Allah'a isyan etseydin, burada olacaktın" denmedikçe cennete giremez. (92) Ve hiç kimse, kendisine cennetteki yeri gösterilip, "işte yerin burasıdır; eğer Allah'a itaat etseydin, orada olacaktın" denmedikçe de cehenneme giremez. Böylece (mü'minler) cennetteki köşklere, ötekilerinin yerine varis olurlar. Güçlü ve Ulu Allah'ın buyruğu da böyledir:

 "İşte varis ola­caklar, orada ebedi kalacaklardır" 12

Mü'minlerin en azının cennetteki yeri, bu dünyada sahip olduğundan on misli fazla olacaktır.

 


 

1. Cennet kelimesi için bk.: jeffrey, 103. Vas. Abi Han., md. 20 (MC, 129) 'ye göre cennet haktır; yaratılmıştır ve ebedidir; içindekiler yok olmayacaklardır (md. 27). Ayr. bk.: MC, 160. Hişamiler, Dırariler, Cehmiler ve bir kısım Kaderiyeciler gibi bazıları dünyevi bir cennete inanırlar: Aynı eser, 166. Bir kısım insanlar cennete sorgusuz-sualsiz gireceklerdir: Aynı eser, 177. Cennet nimetleri Kur'an'da ve itikadi esaslarda tasvir edilmiştir. Mesela, kötülükten uzak, insan veya cinlerin dokunmadığı siyah gözlü huriler, vs.: Aynı eser, 234. Sonraki itikadi eserler, Fıkh Ekber gibi, (Krş.: Fıkh, 182), bir günah işlememiş olmak şartıyla her mü'min belli bir süre ceza çektikten sonra cennete girecektir: Aynı eser, 26S. Ayr. krş.: Wensinck, Handbook, 180. Cennet, EI, I, 1014 (İA-cennet). Nicholson, Lit. History of the Arabs, 168'de "The Belief of early Mohammedans respecting a Future Existence" (Journal of Theological Studies, Oct. 1904, s. 20 vd)'tan iktibas]a Prof. A.A. Bevan'a göre cennetin tam bir hissi kavram olduğunu düşünmenin doğru olmadığını söyler. BHA, 226­236; FC, 7, 15; 81-85; KP, 71,96, 105. Hasan b. Sabhah'ın Haşhaşiler için dünyevi bir cennet yaptığı hususu müşterek bir inançtır. Maamafih W. Ivanow, bunun Alamut'ta 17 Ramazan 559/8 Ağustos 1164'de el-Kahir bi-Ahkamillah Hasan tarafından yapılan Kıyametu'I-Kıyame'nin iddiasının yanlış anlaşılması olduğunu açıklar (EI, Sup. İsmailiye mad., 99 vd -İA: İsmailiye) (A.F.).

2. MC, 129, 130, 165, 185, 195, 211,268. (A.F.).

3. Neml (27), 89.

4. Fussilet (41), 46.

5. Nebe' (78), 24-26.

6. Kehf (18), 29.

7. Mu'minun (23), 107.

8. Mu'minun (23), 108.

9. Zuhruf (43), 77. Malik, cehennemin bekçilerinden birinin adıdır.

10. Bu çok önemli bir inançtır. Krş.: MC, 166 (A.F.).

11.,Urduca. mütercimi, Şeyh Mufid'e dayanarak şu dipnotu ekler: Bır kısım insanlar, daimi olarak cehennemde kalmakla birlikte, bir kısmı  da bir süre sonra, masum insanların şefaatı ile kurtulacak ve temelli cennette kalmak üzere oraya gireceklerdir. Fakat kafirler ümid edildiği gibi, temelli cehennemde kalacaklardır. Krş.: s. 80, n. 1. (A.F.).

12. Mu'minun (23), 10-11.

 

 

Bölüm 28

s:88    Bölüm 29

Bölüm 30